Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey(ler) Var (6)

Derler ki edebiyatta bütün hikayeler hep şu iki alternatif açılıştan biri ile başlar: Ya birisi bir yolculuğa çıkıyordur ya da şehre bir yabancı gelir. 

Jim Collins, bir zamanlar çok başarılı olup da sonradan çaptan düşen şirketlerin hikayelerinin de iki şekilde başladığını tespit etmiş: 

‘’Sektörlerinin zirvesindeyken düşüşe geçen şirketler ya başarılarının ilelebet süreceğini sanıp değişime direnmişler, ya da her şeyi başarmaya muktedir olduklarını sanıp, ana işlerini bir kenara bırakarak yeni maceralara atılmışlar.’’ 

Jim Collins de kim derseniz, liderlik ve şirket yönetimi üzerinde uzun süren araştırmalar yapmış ve bunların sonucunda ‘’Good To Great’’ ve ‘’Built To Last’’ gibi çok satan kitapların da arasında olduğu, toplamda 10 milyondan fazla satılan 6 kitap yazmış bir araştırmacı yazar. 

Bu kitaplardan biri olan ‘’How The Mighty Fall’’da bazı şirketlerin üstün başarıdan efsanevi çöküşe giden yolculuğunun önemli kilometre taşlarını incelemiş ve ‘’başarısının kurbanı’’ olmuş şirketlerin hikayelerini anlatmış. 

Bu vakaların hepsinde aşırı güven kaynaklı rehavet ve küstahlık olağan şüpheliler olarak karşımıza çıkıyor. 

‘’Başarıda istikrar abidesi olan şirketler, süreklilik ve değişim arasındaki gelgitleri hep canlı tutanlardır’’ Jim Collins 

Şirketler için alınması gereken bu dersler aslında kişisel kariyer bazında da kulağımıza küpe olabilecek nitelikte: 

1-     Ne kadar başarılı olursak olalım alçak gönüllü hareket etmeyi öğrenelim. Başarımızı sadece kendi üstün performansımıza bağlayıp, çevremiz ve içinde yaşadığımız eko-sistemin katkılarını göz ardı etmeyelim. Bu ders bana başka bir Collins kitabı olan ‘’Good To Great’’i okurken aldığım bir notu hatırlattı. 

‘’Liderlik yetkinliğinde en üst aşamaya ulaşan kişiler, bir başarı kazanıldığında pencereden bakan yani başarının gerçek mimarları olarak kendilerini değil ekiplerini gören, işler planladığı gibi sonuçlanmadığında ise aynaya bakıp sorumluluğu üstlenen liderlerdir.’’ 

2-     Herkesin güçlü yanları ve gelişime açık yanları vardır. Güçlü olduğunuz yetkinliklerin daha iyileşmeyeceğini düşünüp, bütün odağı gelişime açık yönlerinize vermeyin. İdil Biret’in her sabah dakikalarca gam yaptığını duymuştum. Bunun yanında sadece güçlü özelliklerinize odaklanıp, yeni yetkinlikler kazanmayı da ihmal etmeyin. 

Kısacası kurumsal yaşamdaki 17. Senemde aldığım ders şu olmuştur: 

‘’Aynı bir iskambil oyunundaki gibi, hangi kartları elinde tutup, hangi kartları atacağın konusun da doğru kararları vermeyi becerirsen, en baştan dağıtılan kartlar ne olursa olsun oyuna hep bir adım önde başlarsın. Yani, ‘’ben nasıl olsa oldum’’ der ve hiç değişmezsen oyun dışı kalırsın. Eğer ‘’ben ne yaparsam yapayım hep kazanırım’’ der ve sürekli olarak ve belli bir mantığa dayanmadan değişirsen gene oyun dışı kalırsın’’ 

Bir sonraki makale: 5 numaralı ders: ‘’Hızlı balık, yavaş balığı yer’’